-Oğulcan Karakoç’a
ölü köpeklerin yürüdüğü bir sokakta
bir sokak lambasının altında
intihara meyyalli adamları seyreden
ve damarlarında kan nehirleri akan bir palyaçoydu şiir
sen,
bir sokak lambasına heves ederken
gelip sağ elinden tuttu o palyaço
ikiniz beraber bir sirke şirk koştunuz
size bakarken yaşamayı hatırladı
yürüyen ölü köpekler
sonrası,
cehennemde soğuk bir mevsim oldu
alkole dayanıklı şarkılarla dayandık
cehennemin kapılarına
senin gözlerin handesiz
benim dudaklarım sedasız
ellerimizde tanrısızlık vergisi bir kara kalem
ve tanrı vergisi kara bir kader..
sen, ben ve kimsesi biz olan bir keder
üçümüz oturup haçsız ve hilalsiz şiirlerle
kimsenin kimseye anlatmadığı
hikayeler anlattık birbirimize
keder, kederimizden korktu
kader, kaderimize ağladı
sen, ben ve yalnızlığımız
çok yalnız kaldık..
al !
bu yarısı kalmış bir A harfi
bu da kırık bir yüzük parmağı
sarhoş geceler de son hatıram olur sana
bir gün beraber bir fotoğraf çektirelim
mutsuzluğun fotoğrafı olsun..
ver !
içine sığdıramadığın ahvalin
içine sığamadığın sevgili toprak
ve gözlerindeki nazlı hande son hatıran olur bana
bir gün beraber bir şiir yazalım
mutsuzluğun apolitik poetikası olsun..
ben bir gün gidersem
haçsız ve selâsız gömülürüm
sen bir gün gidersen
o sirki yanına alır, öyle gidersin..
ben yalnız kalırım o palyaçoyla
nehirler kangren olur
kalkar yürür ruhum bir sokak lambasına doğru
o palyaço bir avuç külle yıkar yüzünü
ve biraz kül döker ardımdan,
eyvallah !
sen, ben ve palyaço
aynı sirkte ayrı ölümleri ölüyoruz..
ne tuhaf !
aynı sirk..
ayrı ölümler..
Altay Kenger
Caer De Disgracia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder